HLA-G ne kadar yararlı?

HLA-G ne kadar yararlı?

Her geçen gün yeni yöntemlerin keşfedilip uygulandığı tüp bebek tedavisi konusunda son dönemde gündeme gelen HLA-G gerçekten bir mucize mi yoksa sadece hastalara gereksiz umut vaad eden bir uygulama mı? Uzmanların değerlendirmesini bu yazımızda bulabilirsiniz.

Tüp bebek tedavisinde hangi embriyonun rahime yerleşebileceğinin önceden saptanabileceği ve bu yöntemle gebelik oranlarının yükseltilebileceği söylemleri son dönemlerde hem basının hemde tıp çevrelerinin gündemini meşgul ediyor.

Pek çok hastalığın tedavisinde olduğu gibi, üreme sorunu konusunda henüz kesinleşmemiş, ön çalışma ve araştırma evresinde olan gelişmeler mağdurlara çözüm yolu olarak gösteriliyor. Tedaviye ihtiyaç duyan insanlar tarafından yeni bir umut ışığı olarak görülen bu gelişmeler hastalar arasında büyük heyecan yaratırken pratiğe dönüştürüldüklerinde çoğu zaman hayal kırıklığına neden oluyor.

Embriyo transferinde yaygın yöntem nedir?

Günümüzde embriyo transferi yapılırken başvurulan yöntem genel olarak embriyoların şekilsel özelliklerinden ve bölünme hızlarından yararlanmak. Bunun dışında embriyoları 5 - 6. güne kadar kültür ortamında bekletilip gelişim potansiyeli en iyi olan embriyoların belirlenmesi veya genetik olarak incelenmesi sonucunda normal embriyoların saptanması gibi yöntemler de seçimde kullanılabiliyor. Tüm bu kriterlerin uygulanması neticesinde gebelik oranları artarken bazı hastalarda uygulama yine de gebelikle sonuçlanmayabiliyor.

HLA-G yöntemi nedir?

Son dönemlerde yapılan bazı çalışmalar embriyoların HLA-G salgılamasının embriyo seçiminde önemli bir kriter olabileceğini öne sürüyor. HLA-G embriyo tarafından salgılanıyor ve embriyonun annenin bağışıklık sistemi tarafından rededilmesini engellediği düşünülüyor. Bu nedenle de embriyonun rahime yapışma olasılığının arttığı sonucuna varılıyor.

Özetlemek gerekirse HLA-G, embriyonun annenin sitotoksik lenfositleri tarafından tanınmasını ve naturel-killer hücreleri tarafından yok edilmesini önlüyor.

Yapılan çalışmalara bakıldığında HLA-G’nin gebelikte Th1/Th2 dengesini Th2 lehine değiştirdiği ve bunun embriyoyu annenin bağışıklık sistemine karşı koruduğu düşünülüyor. Konu hakkında yapılan bazı araştırmalar sonucunda HLA-G salgılayan bazı embriyorlar transfer edildiğinde gebelik oranının anlamlı olarak yükseldiği görüldü.

Yönteme teorik olarak bakıldığında HLA-G’nin embriyo seçiminde iyi br kriter olduğu düşünülüyor. Ancak bu konuda henüz yeterli çalışma bulunmuyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda HLA-G salgılayan ve HLA-G salgılamayan embriyolar genel olarak karşılaştırıldı. Bunun sonucunda salgılayan grupta gebelik oranlarının daha yüksek olduğu görüldü.

Burada üzerinde durulması gereken en önemli nokta yapılan çalışmalar esnasında hastaların büyük bölümüne HLA-G salgılayan embriyoların yanı sıra salgılamayanların da transfer edildiği. Bu nedenle gebeliğin hangi embriyonun transferinden kaynaklandığını kesin olarak saptamak mümkün değil.

Kesin sonuçların elde edilmesi için hastalara sadece 1 embriyo transfer edilmesi ve HLA-G salgılayan grupla salgılamayan grupların karşılaştırılması gerekiyor.

HLA-G ile ilgili sonuçları özetleyecek olursak:

HLA-G konusunda yapılan araştırmalar ışığında, embriyo seçimi için umut verici, ancak kesin yargılara varmak için henüz erken olduğu söylenebilir.

HLA-G salgılaması ile embriyoların şekil ve bölünme hızları arasındaki ilişkinin araştırmalarla kesin olarak ortaya konması gerekiyor.

Bu yöntemin yumurtası az olduğu için hamile kalamayan hastalara herhangi bir faydası olmayacak. Çünkü bu hastalara çoğunlukla elde edilen embriyoların büyük bir bölümü transfer ediliyor. Buna karşın embriyo sayısı fazla olan hastalarda embriyo şekil ve bölünme özelliklerine göre yapılan seçim kriterlerine üstünlüğünü gösteren çalışmaların yapılması gerekiyor. Bunun nedeni yapılan çalışmalarda HLA-G salgılayan embriyoların transfer edilmesi ile elde edilen gebelik oranlarının, embriyo sayısı fazla olan ve klasik yöntemlerle embriyo seçimi yapılan iyi hasta grubundakinden farklı görünmüyor olması. Örneğin özellikle 30 yaşın altında olan ve 5. günde blastosist transferi yapılan hasta grubunda zaten %70 gebelik oranı elde ediliyor.

Embriyo şekil ve bölünme hızlarına göre yapılan embriyo seçimi ile sadece HLA-G salgılamasına göre yapılan seçim kriterlerinin araştırmalarla kanıtlanması gerekiyor.

Bugüne kadar yapılan çalışmalar ışığında HLA-G’nin embriyo seçimi için tek başına bir kriter olmadığını, ancak klasik yöntemlere ek olarak kullanılabileceğini söylemek mümkün.