Stres Tüp Bebek Başarısını Etkiler mi?

Stres Tüp Bebek Başarısını Etkiler mi?

Tüp bebek tedavisi hem duygusal hem de maddi olarak zorlu bir süreç. Kısırlık nedeniyle kendini çaresiz hisseden çift, tüp bebek tedavisinin bilinmeyenleri ile karşı karşıya kaldığında kendini daha da yoğun bir stres altında buluyor.

Stresin ve psikolojik durumun kadının adet döngüsü ve fizyolojik/hormonal dengesi üzerinde oldukça etkili olduğu bir gerçek. Kuzey kutbunda yaşayan Eskimo kadınlarının uzun ve karanlık kış aylarında zaman zaman yumurtlama ve adetlerinin kesildiği biliniyor. Ağır duygusal travma yaşayan genç kadınlar düzensiz yumurtlama, düzensiz adet ve hattta amenore (hiç adet görmeme) gibi sorunlarla karşılaşabiliyorlar. Yapılan çalışmalarda sürekli ışıklı ortamda tutulan tavukların daha sık yumurtladığı ve daha fazla yumurta ürettiği görülüyor. Bu gerçekler göz önüne alındığında spontane (doğal) olarak hamile kalmaya çalışan kadınların en büyük düşmanlarından birinin stres olduğunu unutmamaları gerek.

Ancak konu tüp bebek tedavisi ve yumurtalıkların uyarılması olduğunda durum değişiyor. Tüp bebek tedavisinde verilen ilaçlar nedeniyle kadının merkezi düzenleme mekanizması artık bir nevi ‘otomatik pilota’ geçmiş oluyor. Bu nedenle de stresin tedavinin başarısı üzerinde etkisi hemen hemen hiç olmuyor. T****amamen stressiz bir tüp bebek deneyimi yaşamak maalesef pek mümkün değil ancak bu durumun sonucu olumsuz etkileyip etkilemeyeceğini soran hastalara stresin önemli bir faktör olmayacağını söylemek mümkün.

Tüp bebek tedavisi bir çift için hem duygusal hem de maddi olarak zorlu bir süreç. Kısırlıkla mücadele eden ve kendini bu nedenle zaten güçsüz ve kontolsüz hisseden çift, tüp bebek tedavisinin bilinmeyenleri ile karşı karşıya kaldığında kendini daha da yoğun bir stres altında buluyor. Tedavinin her aşamasında çiftin doktor ve tüp bebek ekibi tarafından doğru ve anlaşılır bir şekilde bilgilendirilmesi ve alınacak kararlara katılımının sağlanması bu sürecin kolay atlatılması için çok önemli. Çifte tüp bebek süreci boyunca eşlik edecek olan hemşirelerin bilgili olması dışında empati yapma ve sağlıklı iletişim kurma becerilerine de sahip olması bu noktada önem kazanmakta. Tüm bunlara rağmen duygusal olarak bu süreci atlatmakta zorluk çeken hastalar psikolojik destek almaktan çekinmemeli.

Tüp bebek hastalarını en çok stres altında bırakan konulardan biri de tedavi boyunca ne yapmaları ya da yapmamaları gerektiği. Ailesi, çevresi veya tüp bebek ekibi tarafından ‘Sıcak banyo yapmayın!’, ‘Kafeini mutlaka kesin, çay, kahve içmeyin!’, ‘Gecede en az 8 saat uyuyun!’, ‘İlaçlarınızı birkaç dakika bile geciktirmeyin!’, ‘Sağlıklı beslenin!’ tarzı uyarılar alan hastalar yaptıkları ufak bir hatanın bile tedavinin sonucunu etkileyebileceği inancına kapılıyorlar. Bu durum büyük bir korkuya ve suçluluk duygusuna neden oluyor. Oysa bu son derece gereksiz çünkü bunlardan herhangi birinin tek başına tüp bebek tedavisinin sonucunu değiştirecek kadar büyük bir etkiye sahip olduğuna dair bir kanıt yok.

Çiftlerin tüp bebek tedavisi hakkında doğru bilgilere sahip olmaları, tedavi başarısız olduğunda ‘Stres altındaydım ondan oldu’, ‘Keşke daha sağlıklı beslenseydim belki olurdu’ şeklinde düşüncelerle kendilerini ve ilişkilerini yıpratmalarını da engelleyecektir.